Cumartesi

   Dile kolay gelebilir ama dokuzuncu ayımıza girmek üzereyiz…

  Basit değil, zor da değil. Birbirimize olan sevgimiz kuvvetli oldukça değil dokuz ay, dokuz yılı daha bir olarak geçiririz biz. Eminim, sevgimiz güçlü ve sağlam. Her ne kadar bazen ufak tefek tartışmalar yaşasakta biz bir olduk. Bu ay en zor ayımız oldu desem yeridir. Hiç bu kadar uzun süreli bir ayrılık yaşamamıştık. Allah yaşatmasında.

  Telefonu açıp sesini duyduğumda ne kadar mutlu olduğumu bi kez daha anladım. Seninle olan mutluluğumu, seninle gelen huzurumu bi kez daha anladım. Birbirimizi öylesine tamamlıyoruz ki yapboz parçaları gibiyiz. Ayrıldığımızda da senin bana olan sevgini kaybetmediğini biliyordum, hissediyordum. Ben gözyaşı döktükçe seninde hüzünlendiğini biliyordum. İstesekde ayrılamaz bir bütün olduğumuz bir kez daha anlaşıldı. Belki tartışmalar yaşarız, üzülürüz ama kaybetmeyeceğimiz tek değerimiz birbirimize olan sevgimizdir. Zaten sevginin olduğu yerde muhabbet olur, aşk olur, hayat olur. Bize düşen birbirimize tutunmak ve her an birbirimize destek olmak. Bunu henüz başarabilmiş değiliz ama zamanla bunu da başaracağımızı biliyorum…

  Kolay değil tam tamına dokuz ay dedimya, bu dokuz ay içerisinde yaşadıklarımız aklımın en güzel köşesine kazınmış durumda… Unutamam ki hiç bir zaman. Şöyle tutup aldığım mutluluk ekranlarına bakıyorum ve “İyi ki karşıma çıkmış, iyi ki beni seçmişsin.” diyorum. Kötü anları bir kenara bırakıp söylediğin o güzel sözlere bakıyorum ve seni sevmenin ne kadar güzel olduğunu anlıyorum.
İstersen buradan itibaren sözü sana bırakayım:

“Sevgilim, herşeyim, bitanem, uykucuuuu, uyan hadi”
“Dün attığın videoyu tekrar tekrar dinliyorum senin sesini duydukça musmutlu oluyorum ama videonun sonunda bi soru sormuşsun sanırım artık cevap vermem gerekiyor. SANA AŞIĞIM VE ÖMÜR BOYU SENİNLE OLMAK İSTİYORUM.”
“Ben gönlümü sana kaptırdım senden başkası olsun istemem seni çok seviyorum bütün hayallerim seninle.”
“Nasıl seviyoruz öyle? Deli gibi.”
“Bende seni özledim. Sıradan bi özlem değil bu. Senden önce kalbimin yerini bilmezdim.”
“Sen benim AVŞARIMSIN!!!”
“Çok güzel olurdu ya sana sarılarak uyumak.”
“Bende senin köprücük kemiğinden öptüm.”
“Seni dünyadan çok seviyorum.”
“Sonsuz öpücük, yıldızlar kadar öpücük, sen dur diyene kadar yorulmazlar.”
“Sen benim sadece hayatın değil, ölümün de tek anlamısın biliyo muydun?”

  Bunları söyleyen sensin, bunları söyleyen benim hayatımın anlamı olmuş birisi. Nasıl bırakalım biz birbirimizi?

Ve güneş doğdu bu gün,
Seninle olduğum düğün,
Çözüldü o vakit düğüm,
Ömrün oldu ömrüm.

Bu gün baktım gözlerine,
Papatyalar gibi sözlerine,
Sana sevgili olduğum,
Aşk olup sunduğum.

Günler seninle geçiyor,
Bir sonbahar daha bitiyor,
Yaz geliyor kalplerimize,
Tanıştığımız Temmuz günlerine.

Az kaldı biraz daha sabır,
Özlem var bizde çok ağır,
Biliyorum sarılmak vakti,
Bizi kalplerimiz seçti.

Güller bile aşık oldu bize,
Yaklaşıyoruz yepyeni güze,
Sevginle doluyor kalbim,
Sen benim ilk ve son yarim…

Hayaller kuralım bu gece,
Hissedelim bizi hece hece,
Aşkımız ve sevgimiz,
Biz bizim herşeyimiz.

Diyerek seslensem sana açar mısın kollarını bana?
Bilmiyorum daha nasıl tarif edebilirim ama “Sen benim yazamadığım şiirimsin.” demiştin bana. Bende yazamıyorum seni. Şiirler yetmiyor, kalem susmasa ne fayda!
Yetmiyor işte sevgili, yetmiyor hiç bir hece seni anlatmaya. Bazen “Aşkın dile gelmesi güzeldir, ama dile gelmeyen aşk daha güzeldir.” desemde susmuyor kalemim, yaz onu diyor adeta.
Yazsam satırlar yetmiyor, sussam gönül razı gelmiyor.
Güneşe bakıyorum sen, göklerde asılı duran yıldızlar sen. Güneşte beni takip ediyor, yıldızlarda. Kimi zaman göz kırpıyorlar, kimi zaman sevinçlerini veriyorlar bana, kimi zaman mutluluklarını.
Bilmiyorum işte, anlatamıyorum.
Oysa sen ne güzel anlatıyorsun. Sadece bakışın bile anlatıyor aşkını. Gözlerinde görüyorum aşkımı.

Ve sana aşık olmaktan dahi mutluluk duyuyorum. Seni sevmekten, seni istemekten mutluluk duyuyorum. Sana dua etmekten mutluluk duyuyorum. İnsan kendini tamamlayan insanı bulunca mutlu olurmuş, anlıyorum şimdi.
Öyle bir tamamladın ki beni, vazgeçmek mümkün olmuyor, bir dakika olsun bırakmak mümkün olmuyor…

Nasıl bir rüyaymış bu aşk…
Çıkmak istemiyor insan.
Acı çeksede, onun için acı çektiği için mutlu oluyor.
Sevse onu sevdiği için huzur buluyor.
Zağanos oluyor şiirler yazıyor, sığdıramıyor satırlara.
Namazlar oluyor, dualar oluyor ama dili lal oluyor anlatamıyor bir türlü.
Kalbi bambaşka oluyor aşık olanın.  
Sadece onu istiyor, bütün anlamlarda onu buluyor.
Aşk bu, Şeyma…
Aşk bu, Şeyma'm…

Ve bir durum, diğerinin altına gökkuşağı gibi ancak böyle olabilirdi…
“Her zaman başımın üstünde senin yerin.”
Nurullah Zağanos.
“Benim güzel misafirim sen hep hoşgeldin.”
Neva Zağanos.

… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder