Cumartesi

Kokun, kokum…

  Belki de kokularımıza aşık olmuşuzdur. Ben senden gelen o güzel kokuyu her gün koklamadan durabilir miyim? Aldığım iki tane koku oldu benim. Birisi Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in sakal-ı şerifinin kokusu diğeri ise senin kokun. Doyamadım ikinizin kokusuna, koklasam da yeter diyemedim; demedim. Bambaşkaydı çünkü kokularınız, aşk doluydu; sevgi doluydu.

  Bana güzel şeyler istediğini söylemiştin, bunları sıralamıştın birisi de kokunu koklamak istiyorum olmuştu. Ben hepsini gerçekleştirmeye söz verdim. Bana sarılmak istediğini, benimle göz göze gelmek istediğini söyledin, benim kokumu koklamak istediğini söyledin. Beni tarif ettin, benim dualarımı tarif ettin tek tek. Meğer aynılarını ister dururmuşuz hep. Söz verdim sana, sarılmak için söz verdim, koklamak için koklaman için söz verdim, göz göze gelmek için söz verdim. Hepsini tutacağım, hepsine bir bir sarıldım istediklerinin. Sadece onlara sarılmadım, benden istediğin her şeye sarıldım ben. Hepsini tek tek not ettim, hepsini tek tek kazıdım hafızama. Yapmamaya söz verdim, düzeltmeye başladım hatalarımı da istemediğin şeyleri de.

  Bir şey daha istedin benden. Kullanma o kokuyu dedin, kullanmayacağım. Senden başkası koklayamayacak o kokuyu. Sadece sen kokladın, sen koklamaya da devam edeceksin. Ne zaman yanına gelirsem o zaman açıp süreceğim o kokudan. Rüzgar koklasa ona kızacağım, senindir o koku. Senindir benim kokum, hasret kokar, aşk kokar, senden gelen tek bir güzel söze muhtaç şekilde kokar. Anlamı başkadır artık onun. Tıpkı sana yolladığım o kolye gibi…

  Bir gün gelecek kokularımızla uyanacağız, uyanır uyanmaz sarılacağız birbirimize. Bir gün gelecek o gün inşallah evet diyeceksin bana, Allah’ın izniyle. Çok uzatma o sözü olur mu? Sensizlikle yanan, kavrulan yüreğimi aklına getir hep. Yarımım, tamamla beni olur mu?

  Seni kördüğüm gibi seviyorum… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder